11 Ocak 2011 Salı

Başlamadan Biten Kariyerim

    Küçükken yemek yapmaya çok meraklıydım. Evde yalnız kaldım mı hemen dalardım mutfağa, ne varsa karıştırırdım birbirine. Artık havuçlu kekler mi istersin, yarısı siyah yarısı beyaz  kakaolu kurabiyeler mi istersin, neler neler. Bir gün şerbet pişirip de sadabat tatlısı bile yapmışlığım vardır. Tadları kimi zaman idare eder çoğu zaman da güzel olmuştur,acemi şansı işte. Televizyonda yemek programları izlerdim,ordan da taklit etmeye çalışırdım. Hele bir program vardı Kanal d'de 'Sen Her Şeyi Düşünürsün' diye. Emel adındaki hamarat ablamız tefal'ın sponsorluğunda akla hayale gelmeyen şeyler yapardı. Ben de nasıl özenirdim keşke yapabilsem diye. Ama gıcık olduğumun kadını hep malzamelerini ''hassas tartı'' dediği zamazingoyla ölçer,yok o spatula bu çatal diye alengirli alet edevat kullanırdı,deli olurdum. Benim yok ki ölçüm. Sen 200 gram şeker dedin mi ben kalıyorum gözümde yaş, elimde bir çuval şeker ve bardakla aval aval. Nerde kaldı iki bardak,üç kaşık ölçülerimiz? Nerde eski ananemiz,adetimiz? Sorarım sana a kadın??? Bir küçüğün hayellerini bozmaya ne hakkın vardı? Belki de benim, ''Küçüklüğümden beri meraklıydım,hep yemek yapardım evde yalnız kaldığımda.'' diye cümlelerle anlatacağım aşçılık kariyerimin katline sebep oldun. Kırmayaydın hevesimi şimdi bir yandan Çırağan Sarayı'nın baş şefiyken bir yandan da restoranlar zincirimin yöneticelerine emir dağıtıyodum. Senden sonra da içerlediğim tefal'dir. Sen her şeyi düşünmüyormuşsun işte tefal. O gün and içtim hayatım boyunca tefal ürünlerine ambargo uygulayacağıma dair. O gün bugündür mutfağıma bir tane ürünlerini sokmadım,sokmam da! Bir küçüğün hayallerini buruşturup çöpe atmanın;onun geleceğiyle oynamanın bedeli bu kadar basit olmamalı ve karşılıksız kalmamalı,benim tarafımdan da kalmayacak. İşte doluydum böyle,akıtayım derdimi dedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder