2 Ocak 2011 Pazar
Kıska(n)çlık
Kıskançlık enteresan bir duygu.. En azından benim için. Kıskanıp da belli etmemek için genelde takındığım tavırlar: gıpta etmek,özenmek. Hatta takdir etmeğe kadar da gittim. ''Helal olsun canım ben kıskanmıyorum ne güzel onun için.'' cümlesi de yeni mottom! Tabi bunların hepsi kendi içimde ve kendimle verdiğim savaşta kullandığım mekanizmalar. İçimden hep düzgün bir insan olmaya çabalıyorum çünkü. Kıskançlığımın yöneldiği kimseyle yüzyüzeysem eğer bu içimdeki savaş çok yeni bir arenaya taşınıyor: kendimi saklamasını çoğu zaman bildiğim mimiklerim,jestlerim,ifadelerim. Dediğim gibi çoğu zaman kendimi saklamasını başarıyorum ama bu sefer arkasına sakladığım şey benim için yeni ve ayrı bir mesele halini alıyor. Ben böyle ve bir çok değişik zamanlarda utangaçlık,mutsuzluk,memnuniyetsizlik maskelerini takınıyorum. Tek tek de değil hem de hepsini karışıtırıyorum; tüm kişiliklerime sarınıyorum. Kendime ''çok kişiliklerimden'' alacalı bi kıyafet dikiyorum; cuk oturuyo üstüme. Salak bir ürkeklik; boş bir kendini beğenmişlik; anlamsız bi yukardan bakma; safsata bir korku; uygunsuz bir dışta kalma isteği. Netice: enfes bir izolasyon! Geçtiğimiz hafta bu mana yoksunu durumun içinde buldum kendimi bir anda. Hiç bir şey yapamadım,takıldım,kaldım. Bu kendimce ''savunma mekanizmam'' gitgide benim gerçekliğim olmaya başladı. Bir ''kıskaçla'' tutulmuş gibiyim; sıkıştım kendi diktiğimin içinde; kurtulamıyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder