27 Ocak 2011 Perşembe

Oh.. That was so real..
 
       ''Drink a bit of wine we both might go tomorrow...''

 
       Onu keşfetmem hangi zamana denk gelir nasıl olmuştur hiç bir fikrim yok. Sanki yıllardır onun ılık sesi
iliklerime akmış gibi hissediyorum. Benim yıllardır arkadaşım sanki. Karşılıklı oturup dertleşmişiz, biramızı
paylaşmışız, bana şarkılarının öznelerini anlatmış içlenmişim de o yüzden onun harikalarını dinlerken
bu tanıdık his içime otururmuş gibi. Güneşin battığı vakitler uçsuz bucaksız sahillerde yeni bestelerini
bana tıngırdatmış da ilk defa, o yüzden bu kadar içime işlemiş bunlar. Belki de zaman zaman rüyalarımda gördüğüm kahramanlardan biri o. Ünlü değil aslında sadece benim süper kahramanım.Ama öyle değildi elbette. 
    
      Onunla nasıl tanıştığımı hatırlamasam da arkadaşlığımızın devamını çok iyi hatırlıyorum. Onun şarkılarını sırayla keşfedişimi,melodilerini birer birer dinledikçe böyle bir şey nasıl mümkün olur herkesle aynı notaları kullanırken bu adam bunu nasıl yapıyor deyişimi,her bir şarkısını binlerce kez dinledikten sonra kelimelerinin efsununa kendimi teslim edişimi. Mutlu zamanlarımdı başta. Yeni bir arkadaşım olmuştu. Tanrı'nın dokunduğu, ilahi bir sese sahip. Madem öyle onu daha yakından tanımalıyım demiş  ve hakkında araştırmalar yapmaya başlamıştım. Bir bir öğrenirken kim olduğunu ne olduğunu o sona ulaştığımda şok olmuştum. İnanamamıştım. Henüz edinmişitim arkadaşımı bu kadar çabuk ayrılamazdım ondan.O, 29 Mayıs 1997 günü,Led Zeppelin'den Whole Lotta Love şarkısını mırıldanarak dalmıştı Mississippi Nehri'nde ölümün kollarına daha 31 yaşındayken. Ama benim için ölümsüzdü artık. Onu bu kadar erken kaybedemezdim,etmiycektim de. İşte onunla tanıştığımdan beri zaman zaman oturur bir kadeh bir şeyler içer dertleşiriz, geceleri kendimi yalnız hissettiğim de fısıldar kulağıma Lover you should come over, Dancing in the moon light, Lilac wine,Best of me.
     Şimdiyse ebedi dostumun hayatını herkese anlatmak için, onun şahanesini herkes görsün diye hayatını film yapmaya karar vermişler. Tabii ki duyduğum gibi havalara uçup gün saymaya başladım. Ama biraz fazla sayıcam sanırım çünkü 2011 sonunda çekimlere başlama niyetindeler henüz cast bile belli değil. İşte benim de burdan duyurmak istediğim mesele bu. Jeff Buckley' i kim canlandıracak? Bunun için yapılan çalışmalarda ortada dolaşan isimler belli. İlki maalesef Twilight serisinden tanıdığımız Robert Patinson. Hem fiziksel olarak benzerliği hem de müzik geçmişinin de olması sebebiyle yapımcılar bu ismin baya bir üstünde duruyorlarmış. Bana kalırsayapımcılar tarafından, şu dönem çok popüler olması sebebiyle yapılmış çok basit bir numara olur eğer kesin böyle bir şeye karar verirlerse. Benim gözümde yeniyetme olan Patinson' ın ayrıca rol kabiliyeti olduğunu düşünmüyorum. Böyle bir seçim bende çok büyük hayal kırıklığı yaratcacaktır. Diğer adaylarımız ise Requem For A Dream'le tanıdığım henüz izlemeyemediğim ama çok istediğim Mr. Nobody'nin başrolü Jared Leto, benim sadece X-Men'den bildiğim James Marsden ve Spider Man serisinin sinir bozucu adamı;şimdiye kadar yan rollerde izlediğim ancak 127 Hours'ta oyunculuğuyla diz çoktüren,ardından ona aşık olmamı sağlayan James Franco.Tarafımı baya bir belli ettim sanırım. Fiziksel olarak da içlerinde en çok James Franco'yu benzetiyorum ben. Şöyle ki:

       Bu da diğer arkadaşlarla birlikte genel bir bakış siz karar verin kim benziyor diye:


    Ancak aralarında sadece James Franco'nun müzikle ilişkisi yokmuş. Diğer adaylarımız o açıdan uygunmuş. Bu demek oluyor ki çok sevdiğim bir aktörü çok sevdiğim bir sanatçı arkadaşımın rölünde göremiycem büyük ihtimalle. Onun oyunculuğuyla zevk bulamıycam. Bana geriye kalansa rolü Robert Patinson'nın kapmaması için dua etmek.
Yazının kapanışı yaparken eğer buraya bir harika eklemezsem eksik kalır yazı,eksik kalırım ben,burulurum. Keyfini çıkarın...


Not: 1) Bu yazı hazırlanırken arşivdeki tüm Jeff Buckley külliyatı listeye konulmuş ve ''şarkıları yinele'' kutucuğunun ışığı yanar vaziyette bırakılmıştır.
       2) Bir de nasıl denersem deneyeyim ilk paragraftaki göz tırmalayan anlamsız yamukluğu halledemedim. Acemilikten olsa gerek. Affolla!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder